28 Aralık 2010 Salı

Gaziantep Anıları - 1


Gaziantep Halkı Şehrineve Tarihine Sahip Çıkmış!

Nasıl çıkmasın ki sevgili okur?

Bu şehir halkı topları, tankları ve uçakları ile gelen bir Fransız Tümeni ve Ermeni Gönüllüalayına karşı, kendi çocuklarıyla 10 ay 8 gün dayandı, düşmanı Antep'e sokmadı. Antep baştan başa harap oldu, 12.000 nüfusun 63
17'si şehit oldu. Şehitlerimizi kanlı elbiseleri ile toprağa verdiler bir kısmının kemikleri 1935 yılında Şehreküstü Şehitler Anıtı'na götürüldü. (Bilgi: Savaş Müzesi)

Bir müze düşünün; duvarlarında olayların gelişim sürecini gün be gün
, olay be olay anlatan, tarihe bu denli ışık tutan, okurken insanın içine satır satır işleyen ve okudukça Kurtuluş Savaşı'na dair günlere, Mustafa Kemal'e ve silah arkadaşlarına duyulan minnetin, sevginin, özlemin dalga dalga büyüyerek sizi sarıp sarmaladığı bir mekan...

İşte burası Gaziantep'e gittiğinizde asla görmeden dönmemeniz gereken Gaziantep Savaş Müzesi.... Bir tarih cenneti.

Olaylar tarih sırasına ve gelişim sürecine göre sıralanmış duvarlarda yan yana. Arada çok özel hikayelere, anekdotlara yer verilmiş.


İşte beni en etkileyeni;

Meşhur Yusuf Ustanın oğlu Mustafa Yıldırımdemir anlatırken ağlıyoruı;
- "Ben 12 yaşında babamın tüfekçi dükkanında çıraktım. Bir adamcağız gelirdi yanımıza. Büyük bir hürmetle babam ayağa kalkar, yemeğini yedirir, harçlığını da verir, yolcu ederdi. Baba bu adam kim ki?" dedim.

- "Sen onun Antep harbinde yaptığını bilsen yanında hiç oturmazdın" dedi ve anlattı. Harp içinde bir gün bu adam
cağız geldi yanıma

- "Ağa dedi Allah için ben de dövüşeceğim ama tüfeğim yok. Satacak bir şeyim de kalmadı. bana bir tüfek ver".
- "Yok ki vereyim"." Ne yapmış bilir misin ?"

"7-8 yaşında bir kızı varmış onu giydirmiş, anasının elini öptürmüş, alıp Halep götürmüş. onu çocuğu olmayan bir Arap ailesine 5 altın liraya evlatlık vermiş. Bu parayla bir tüfek alıp doğruca sipere girmiş, şehit olmamış, harbin sonuna dek dövüşmüş.....

Anlattığım kadar var değil mi sevgili okur? Gaziantep halkı, şehr
ine de, geçmişine de sahip çıkıyor ve bunu kültürel bir zenginlik olarak göğsünü gere gere sergiliyor. Helal olsun!

Gaziantep aslına bakarsanız bir Müzeler kenti... Gaziantep Arkeolojik Müzesi, Medusa Arkeolojik Cam Eserler Müzesi, Emine Göğüş Mutfak Müzesi, Gaziantep Mevlevihanesi Vakıf Müzesi, Ga
ziantep Savunması ve Kahramanlık Panoraması Müzesi ve Hasan Süzer Etnografya Müzesi kentin turistik cazibesini daha da arttırıyor. Ayrıca henüz restorasyon ve bakım aşamasında olan Zeugma Mozaik Müzesi de yakın zamanda birbirinden değerli ve göz kamaştıran mozaikleri ile şehre yeni bir zenginlik katacak.

Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panoraması müzesi de genel kapsamı ile işgal günlerini ve tarihi yansıtsa da, buradaki esas olay birbirinden harika heykeller, kabartma tablolar, gezerken içeride size eşlik eden savaş sahneleri.. Aynı zamanda şehre yukarıdan bakan ve tüm şehri çevreleyen kale.

Antep halkının kendinden çok üstün düşman kuvvetleri karşısındaki direnişi bütün yurtta ve Ankara'da dikkatle izlenmiştir. Antep'in bu başarısının tarihe geçmesi için Meclis'te 6 Şubat 1921 günü Mareşal Fevzi Çakmak ve Bakanlar Kurulu Başkanı ve Milli Savunma Bakanı olarak bir kanun tasarısı hazırlamışlar. Tasarı oy birliği ile kabul edilmiş ve Antep'in ismi Gaziantep'e dönüşmüştür. Bu özel madalyaları da görebileceğiniz müze işte bu müze...

Arkeolojik Müze de ise Hitit, Asur, Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu dönemi ve Osmanlı İmparatorluğu'na ait dönemlerden kalan ve çeşitli kazı çalışmaları sonucu ortaya çıkmış , o dönemlere ait eşyalar ile Birecik Barajı kurtarma çalışmaları sırasında Zeugma'dan çıkartılan eşsiz döşeme mozaikleri ve freskoları mevcut. Ancak tüm bu mozaikleri daha görkemli ve kapsamlı olarak Zeugma Mozaik Müzesi'nde sergilemek isteyen il yönetimi çalışmalara başlamış olduğundan bir kısım mozaikleri maalesef ki göremedik. Yakın bir zamanda açılacak olan Zeugma Mozaik Müzesi, aslına bakarsanız tekrardan Gaziantep'e gidebilmek adına bir fırsat bizim için.



















Gaziantep Kalesi'nin güneyinde bulunan Göğüş Konağı, tarihi dokunun içerisinde yer almaktadır. 1905 yılında yapıldığı bilinen konak, Kethüaczade Göğüş İbrahim Efendi Konağı olarak adlandırılmaktaydı. Gaziantep'in önemli şahsiyetlerinden biri olan, 13 yıl boyunca bakanlık ve milletvekilliği yapan Ali İhsan Göğüş tarafından 2005 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'ne tahsis edilmiştir. 2007 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyonuna başlanan konağın, 2007 yılının sonunda restorasyonu tamamlanmıştır. Emine Göğüş Mutfak Müzesi olarak restorasyonu yapılan konağın, teşhir ve tanzim işi Şubat 2008'de ihale edilmiştir. Emine Göğüş Mutfak Müzesi olarak tanzim ve teşhirine Mart ayının başında başlanmış ve çok kısa bir sürede, 120 gün içerisinde tamamlanarak hizmete girmiştir.


Türkiye'nin ilk ve tek Mutfak Müzesi olan mekanda Gaziantep'e özgü yemek ve sofra kültürleri ile, Gaziantep Mutfağı'na ilişkin belge ve bilgiler panolarda sergilenmek sureti ile tanıtılmakta. Ayrıca yöreye özgü kullanılan mutfak malzemeleri, tencereler, yemek kapları, siniler,kap ve kacaklar sergilenmekte. Müze içerisindeki eşyaların çok büyük bir çoğunluğu "Göğüş" ailesine ait. Bu anlamda da insanın doğduğu, büyüdüğü yerlere yatırım yapması, şehri geliştirecek, güzelleştirecek çalışmalarda bulunması gerçekten çok önemli.



Buram buram tarih kokan müzeler kenti Gaziantep'i hepinize tavsiye ediyoruz.

Haftaya "El sanatları ile yaşayan şehir Gaziantep" anılarında buluşabilmek ümidiyle.....

23 Aralık 2010 Perşembe

Miller Bahane Gaziantep Şahane!

Miles& Smiles kartımızdan silinip boş yere yanacak olan miller bahane, Gaziantep ŞAHANE!!!!

Kışın ortasında bu ne gezisi diye sormayın! Ne demiştik, biz gezmeyi, yemeyi, içmeyi, paylaşmayı seven bir aileyiz.
İşte bu yüzden de boş yere yanıp heba olacak milleri kullanarak geçtiğimiz hafta sonu karı koca Gaziantep'e gittik. Gittik, gördük, gezdik, çatlayana dek yedik (bu satırı benim diyetisyen umarım okumaz!!) sıra paylaşmaya geldi.

Sanırım önümüzdeki 5 hafta sizlere Gaziantep'i anlatacağım yok yok daha çok yaşatacağım, emin olun. 2 güne sığdırdığım 400 kare resim ile bunu yapacağım, söz veriyorum, umarım sıkılmazsınız.

Konuları kendi içinde başlıklara ayırdım uçakta gelirken. Aynen Karadeniz gezisi yazım gibi okuyun, görün, sanki gitmiş gibi hissedin istiyorum. Ancak ne yaparsam yapayım o nefis kebapların, baklavaların, ciğerlerin, katmerin, kahkeli kurabiyelerin tadını yansıtamam bu satırlardan. En iyisi mi siz fırsat bulduğunuz ilk anda rotanızı Gaziantep'e çevirin ve ne anlatmak istediğimi yaşayarak bizzat kendiniz gözlemleyin.

Şehirleri şehir yapan sadece halkı değil, geçmişi, tarihi kadar o yöre için çalışan, kalkınmasını destekleyen bunun için çalışan, halktan gelen halkın seçtiği siyaset adamlarıdır aynı zamanda.

Gaziantep Belediye Başkanı Sn. Asım Güzelbey bu anlamda dört dörtlük bir başkan. Yaptıklarıyla, çalışmaları ile şehre ruh vermiş, anlam katmış, güzelleştirmiş. Keşke Türkiye'nin her ili, ilçesi Sn. Asım Güzelbey gibi çalışsa, şehrine ve halkına sahip çıksa...

Önümüzdeki hafta Gaziantep halkı şehrine ve tarihine sahip çıkmış başlığı altında müzeleri, gezilecek yerleri, mekanları anlatacağım, meraklısına duyurulur!!

Buradan sonra ben değil resimlerim konuşsun diyor, sizi Gaziantep denince akla ilk gelenlerle başbaşa bırakıyorum.












10 Aralık 2010 Cuma

ASLAN KRAL MÜZİKALİ - YÜCEHAN ve ECE-

Çocuğun her istediğini yapmak doğru mu? Kişiye, ebeveyne, aile yapısına, eğitime, ihtiyaca ve maddi olanaklara göre değişen, çok geniş kapsamlı bir soru bu aslında.

İmkanlarımız doğrultusunda Ece'nin yapmak, denemek istediği her türlü kültürel ve sosyal etkinliği denedik; daha doğrusu O denedi, biz taşıdık, ödedik, götürdük, getirdik. Resim, tahta boyama, keman, tenis, yüzme, buz pateni, drama, tiyatro.

Dedik ki bu kız bir gün böyle deneye deneye elbet istediğini, sevdiğini, bulacak. Haklı çıktık, buldu! TİYATRO....

Gerçi ülkemizde sanata, sanatçıya, esere ne kadar önem ve değer veriliyor ortada, ancak değil mi ki severek, isteyerek yapıyor, yaptığından keyif alıyor, varsın devam etsin gönlünce, istediğince....

Yaz başından beri Güzel Sanatlar Oyuncuları Grubu ile birlikte çalışan, eğitimleri ve dersleri takip eden Ece ve kuzeni Yücehan, en sonunda 5 Aralık Pazar günü ASLAN KRAL ÇOCUK MÜZİKALİ ile ilk sahne deneyimlerini başarıyla verdiler.

Yücehan başrolde, Simba rolünde. Ece ise Afrikalı Dansçı. Pazar günü aile kahvaltısında ikisi de heyecanlıydı, nasıl olacak, beğenilecek mi, kimler gelecek, salon dolacak mı, kim hata yapacak, roller ve replikler unutulacak mı vs?


Öğleden sonra provaya gittiler. Bu sefer beni bir heyecan aldı. Gösterinin başlama saatinde maaile, elimizde fotoğraf makineleri ve tebrik çiçeklerimiz ile oradaydık. Salon karardı, önce bugüne dek nasıl hazırlandıklarını gösteren kısa bir film seyrettik ve sonra PERDE!

İlk üç beş dakika seslerinin titrediğini hissettim kulaklarımda tüm çocukların. Sonra ilk sahne bitip de ışıklar sönünce herkesin desteği ve yürekten alkışı ile enerji depolayan çocuklar, ikinci perdede gerçek birer tiyatrocu kesildiler ve başarıyla tamamladılar oyunu.

Aslan Kral Simba ( hani yeğenimiz diye söylemiyorum), yanlış anlaşılmasın ama gerçekten çok yakışıklıydı ve rolüne çok hakimdi:

Dansçı kızımız ise hayatında gülmediği kadar gülen bir yüze sahipti sahnede dans ederken. Kostüm, makyaj nasıl da yakışmıştı güzel kızıma. İnsanın gerçekten sevdiğini yapması bu olsa gerek diye düşündüm, umarım yanılmıyorumdur.



Böylesi güzel bir temsilde görev alan ve belki de bundan sonraki yaşamını burada öğrendikleri tecrübeler, eğitimler, prensipler ile sürdürecek olan sevgili kızım Ece'ye ve yeğenim Yücahan'a bundan sonraki temsillerde ve tüm hayatlarında sonsuz başarılar diliyor, çocuklarımıza bu imkanı sunan, eğiten ve bu güne getiren Güzel Sanatlar Oyuncuları Teknik Kadrosu'na da teşekkürlerimi iletiyorum.

19 Aralık'ta Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi'nde 13:00 ve 15:00'te oynanacak oyunlar için Biletix'ten bilet alabilir, tüm Aslan Kral Ekibini gönülden destekleyebilirsiniz.