30 Kasım 2010 Salı

YAŞASIN HAFTASONU ETKİNLİKLERİ

Cumartesi, Pazar günleri normal insanlar için tatil günüdür ama bu bizim aile için asla söz konusu değildir. Ne yapar ne eder bizim için, çocuklar için mutlaka farklı bir etkinlik buluruz biz. Sonra da dinlenemeden yeni bir haftaya başlar, pazartesi sendromunu da bu yorgunluk arasında unutur gideriz.

Havaların soğumasıyla birlikte insanlar rotalarını açık havadan, deniz kenarından, ormandan mikropların ortalıkta cirit attığı AVM'lere çevirdiler. Alışveriş merkezi karşıtı değilim; tam tersi yoğun çalışan bir insan olarak tüm ihtiyacımı AVM  çatısı altında bulunan mekanlarda gidermek çoğu zaman vakitsel anlamda bana büyük kolaylık sağlasa da, haftasonları bu çatı altında yaşanan insan yoğunluğu, park sorunu, anlamsız koşuşturma beni hem geriyor, hem de çok yoruyor.

İşte bu yüzden de mecburiyetler dışında uzak kalmayı yeğliyoruz AVM'lerden özellikle haftasonları. Alternatifler yaratarak çocukların ilgisini farklı ve keyifli alanlara yayarak hem onları hem de kendimizi eğlendiriyoruz.

Hamarat Diva Atölyesi de bu anlamda yeni keşiflerimizden biri. Hem çocuklara hem de büyüklere yönelik haftasonu etkinlikleri ile üretiyor, paylaşıyor ve de çok güzel vakit geçiriyoruz.

Geçtiğimiz hafta sonu Hamarat Diva'nın çocuklar için olan atölye çalışmasına katıldı Zeynep ve peluş oyuncak yaptı. Renk renk, çeşit çeşit boyanın, yapıştırıcının, simin, kumaşın, kurdelenin, düğmenin dayanılmaz varlığı ve iç güdüsel tasarım arzusu birleşerek, ortaya nefis bir ördek kukla çıktı Zeynep'in elinden.

                                   
 Her bir malzemenin eklenmesi ile birlikte " fotoğraflayalım lütfen" diyerek anı ve çalışmayı ölümsüzleştirmek istemesi beni çok şaşırttı, zira günlük yaşamda fotoğraf çekiminden pek hoşlanmayan bir çocuktur bizim Zeynep.

Sonuç olarak ortaya aşağıda gördüğünüz gibi son derece kokoş, pembe rujlu, mavi simli gözlü, renkli kolyeli bir ördek kukla çıktı. Kukla ile birlikte yapılan ördek dansı ise gerçekten izlenmeye değerdi.


Zeynep'e ellerine sağlık derken bize bu imkanı sağlayan Hamarat Diva'nın yaratıcısı sevgili arkadaşım Enhar Koç'a da ayrıca teşekkür ediyorum.

Hem çocuklara hem de büyüklere yönelik çok çeşitli alternatif atölyelerin bulunduğu Aralık ayı programını incelemenizi tavsiye ederim.

24 Kasım 2010 Çarşamba

Turistik Ailenin Turistik Besinleri

İyi yemek yemeği sevmek ve istemek kadar iyi yemek pişirmek de önemli bir özellik bana göre; yoksa gerçekte nasıl anlayacaksınız o yemeğin iyi yemek olduğunu, öyle değil mi?


İyi yemek pişirmek için ise gerçekten iyi, doğru ve sağlıklı malzemelere ihtiyaç var. Bir de sanırım tecrübeye.


Anneannemim zeytinyağlı dolmasını ve aşuresini hiçbirşeylere değişmezdim geçtiğimiz yıllarda. Tek başına kalmasıyla elinin ayarı yavaş yavaş bozuldu, üzerine bir de yaşlılık eklenince, iyi zeytinyağlı dolma ve kıvamlı aşure yapabilme yetisi anneme geçti. Bendeniz ise bu konuda maalesef ki hala bir çırak.


Yöresel yemeklerde ise doğma büyüme İstanbullu olan Mardin gelini kayınvalidemi tek geçerim. Mardin'li hanımların bile yapamadığı lezzette içli köfte, kaburga dolması, bademli etli iç pilav,senbusek yapar benim kayınvalidem.


İyi malzeme kadar el ve göz ayarı da ayrıca önemlidir yemek pişirme konusunda.


Bayramlar, özel ve güzel yemeklerin pişirildiği, uzun uzun sofraların kurulduğu, tüm ailenin neşe ve mutluluk içerisinde bir arada olduğu özel zamanlardır. Bu özel zamanlara yakışan özel yemekler ise pişirilmesi sırasında çok zahmetli olsa da, yenilirken inanılmaz lezzetli olur.


Bu bayramın bizim için özel yemeklerinden ikisini paylaşmak istiyorum sizinle. Biri ana yemek, diğeri tatlı... Yazarken bile hala ağzım sulanıyor, okurken sizi bilemem. Çok isterse canınız bir alo deyin, kaldı ise paylaşalım:)) 


Dana etli firik pilavı. . Kimine göre Antakya yöresinden kimine göre Gaziantep yöresinden bu lezzet. Aslı olgunlaşmak üzere olan tahıl.


R.H.Karaya'a göre ise daha yeşilken koparılıp kurutulmuş buğday taneleridir, pilavında bir taze çimen ve ilkbahar kokusu vardır. Yalan da değil hani. Farklı rahiyası ile damakta müthiş bir tat bırakıyor, iste pişmiş gibi.






Kayınpederimin dediğine göre firik pilavı pişirmek maharet istermiş; zira konulan su, suyun takibi, firiklerin yeterince tadınca yumuşayarak pişmesi gerçekten tecrübe ve maharet gerektiriyor. Bir çeşit bulgur pilavı gibi gözükse de  tadı olağanüstü. Üstelik malzemeler özenle hazırlanmış. (www.egesebzeleri.com yani ipek hanımın çiftliğinden yeni mahsul ürünler iftiharla sunulur.)


Tatlımız ise, aile topraklarımızdan, Mardin'den. Mevsimin üzümlerinden özenle hazırlanmış cevizli sucuklar. Ticari amaçla yapılmadığı o kadar belli ki, cevizler iri iri, gerçek anlamda özel sipariş yani. Bir başladın mı yemeğe durmak bilmiyorsun. Kalori bahane, lezzet şahane!


Turistik ailenin yiyecekleri de turistik olur diyor, bizi takip eden dostların memleketlerine özel ürün ve malzemeleri bizimle paylaşmalarını bekliyoruz.

4 Kasım 2010 Perşembe

29.TÜYAP KİTAP FUARI

Sadece gezmek, görmek, yemek, içmek değil işimiz, öğrenmek ve öğretmek de aynı zamanda hem kendimize, hem çocuklarımıza, hem de bizi izleyen siz sevgili dostlara....

İşte bu sebeple de, Cumhuriyet Bayramı tatilini fırsat bilerek attık kendimizi yollara, güzel hava, sıkışık trafik demedik istikameti Beylikdüzü'ne, kitabın merkezine, 29.Tüyap Kitap Fuarı'na çevirdik.




Tüyap denince akla nedense benim için ilk önce Kitap Fuarı geliyor. Dile kolay, tam 29 yıldır süregelen bir nevi gelenek gibi, bu kitap fuarı. Belki de bir özlem, bir nostalji kitapseverler için. Zaten öyle olmasa, Beyoğlu'ndan kalkıp gittiği Beylikdüzü'nde de aynı ilgi ve sevgiyle karşılanmazdı herhalde bunca yıl.

Bana kitabı sevdiren annem ve bu fuardı, özellikle Galatasaray Lisesi'nde okuduğum yıllarda. Okul sonrası bir gün değil neredeyse fuar boyunca gider arada bir uğrayıp çıkardım ne var ne yok diye.

Kitap okumayı seviyorum. Okuyanı teşvik ediyor, daha da çok okunması için öncelikle kendim örnek oluyorum evde çocuklarımıza.

Zeynep, kendisi okuyamadığı için henüz, her gece bana iki kitap okutarak uykuya dalıyor, kitapların, dergilerin resimlerine bakıp kendince yorumlar yapıyor.



Ece ise, kitabı değil, bilgisayarı seviyor ve maalesef ki kitabı sadece ders ve öğretmen zorlaması ile okuyor, not derdi çerçevesinde.



29. Tüyap Kitap Fuarı, 30 Ekim - 07 Kasım tarihleri arasında Beylikdüzü Tüyap Fuar Alanı'nda tüm kitapseverlerle birarada olabilmeyi bekliyor.

Kitap Fuarı'nın yanı sıra birbirinden ilginç ve güzel sanat eserlerinin de sergilendiği Tüyap Sanat Fuarı'nı da görmeden geçmeyin deriz.

Zeynep'in heyecanı yüzünden sadece çok az bir bölümünü gezebildiğimiz Sanat Fuarı'nda Jale Karsan, Sibel Akkaya Karsan ve Filiz Karsan'ın seramik eserlerinden oluşmuş koleksiyon gerçekten çok özel ve de çok güzeldi. Bir tanesini seçin alın deseler, oturup günlerce kafa yorar acaba hangisini alsam diye sürekli gel gitler yaşardım kendi içimde. İnanılmaz bir el emeği, muhteşem bir göz nuru vardı her bir eserde, hayran kaldım.

Sanat Fuarı sonrası girdiğimiz ilk hol SBS ve LYS hazırlık yayınlarının sergilendiği ve satıldığı hol olunca, doğal olarak Ece, biraz daha uzaklaştı kitap olayından!! "Bula bula bu salonu mu buldun başlamak için?" cümlesi o anki ruh halinin en açık göstergesiydi bana göre:))

Bilerek girmediğimiz bu holden kendimizi hemen çocuk kitapları bölümüne attık. O andan itibaren ise sevinçten deliye dönüp stanttan standa koşan ve gezdiği her stanttan kitap almak isteyen Zeynep'i zor zaptettik o kalabalık içinde.

Laf aramızda birbirinden renkli ve güzel çocuk kitaplarını görünce ben de dayanamadım ve istediği bütün kitapları aldım Zeynep'e. Önümüzdeki günlerde okuyacak pek çok yeni kitabımız var.



Biz turistik aile olarak kış mevsiminin gelmesi ile birlikte kendimizi alışveriş merkezlerine atacağımıza tercihimizi kültürel faaliyetlerden yana kullanıyor, tiyatro, sinema, müze, sergi gibi etkinlikler ile keyifli hafta sonları yaşıyoruz. Size de tavsiye ediyoruz.:))